GÖKYÜZÜ KORUNMUŞTUR
GÖKYÜZÜ KORUNMUŞTUR

GÖKYÜZÜ KORUNMUŞTUR

 

Ve gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise bunun delillerinden yüz çeviriyorlar. (21: 32)

Atmosferimiz gözle görmediğimiz gazlardan oluşmuş, 10 bin km’ye varan kalınlıkta şeffaf bir kabuktur. Uzay’dan Dünyamız’a her gün irili ufaklı milyonlarca meteor düşmektedir. Atmosferimiz bu meteor bombardımanına karşı şeffaf yapısına rağmen adeta çelikten bir set gibi karşı koymaktadır. Atmosferin bu özelliği olmasaydı Dünya’da hayat olmazdı, yeryüzü ise delik deşik olurdu. Bunun bir örneğine uydumuz Ay’a gidildiğinde tanık olduk. Sağanak halinde yağan taşlar, Ay yüzeyine çarpmış, irice olanları ise Ay’ın kabuğunun içine de girerek derin çukurlar oluşturmuştur. Meteorlar, Atmosfer’deki moleküllere, büyük bir hızla çarpmakta, yüksek bir sıcaklık kazanıp buharlaşmakta ve toz parçalarına dönüşerek kaybolmaktadır. Atmosfer aynı zamanda Güneş’ten gelen zararlı ışınları bir filtre gibi süzerek Dünya’daki hayatın yok olmasını önlemektedir. Bu süzme işlemi de Evren’deki diğer oluşumlar gibi çok ince şekilde planlanmıştır. Zararlı ışınları süzen Atmosfer, yaşamın devamını sağlayan ışınları ise süzmez, onların yaşamı devam ettirmelerini engellemez. Böylece gökyüzü, Allah’ın kendisine yüklediği görevleri en güzel şekilde yerine getirmekte, Evren’deki tüm varlıklar gibi kendisinin de bilinçli, gayeli, mükemmel bir şekilde yaratıldığını görmeyi bilen gözlere göstermektedir. Fakat ayetin ifadesinde dendiği gibi inkarcılar her türlü delili görmezlikten geldikleri gibi gökyüzünün yaratılışındaki bu delilleri de görmezlikten gelmektedirler. Atmosferdeki tüm bu ayarlamalar her şeyin hayatın oluşması için planlandığını, tüm yaratılışların çok ince bir ayarla gerçekleştiğini göstermektedir.

Koruyucu Şemsiye
Resimde Ay’ın yüzeyi görülüyor. Eğer atmosferimiz koruyucu bir şemsiye gibi bizi korumasaydı, Dünya’nın yüzeyi de böyle olurdu.

Uzay’daki ısı ortalama –270 °C’ye gelmektedir. Dünyamız’ın Uzay’daki bu soğuktan korunması da Atmosfer’in, insanlığın ve tüm canlılığın hizmetine uygun şekilde yaratılması sayesindedir. Atmosfer sahip olduğu özellikler sayesinde Güneş’ten gelen enerjinin çabucak gök boşluğuna geri dönmesini engellemektedir. Ayrıca Güneş ışınlarının dağılmasını sağlayarak, Güneş’i doğrudan görmeyen ve gölge olan yerlerin de aydınlık olmasını olanaklı kılmaktadır. Atmosfer, içerisinde oluşan hava hareketlerine bağlı olarak yeryüzünde sıcaklığın dengeli dağılmasını sağlar. Bu yolla çok ısınan yerlerdeki hava kütleleri, az ısınan yerlere taşınır ve bir denge kurulur. Böylece sürekli ısınan ekvator ve çevresinde sıcaklıkların aşırı yükselmesi, devamlı sıcaklık kaybına uğrayan kutup çevrelerinin ise aşırı soğuması önlenmiş olur. Kısacası Uzay’ın öldürücü ısıdaki soğuğundan korunmamızdan Dünya’daki yaşanılabilen ısının sağlanmasına kadar tüm oluşumlar Allah’ın, atmosferi tüm detaylarıyla mükemmel şekilde yaratması sayesinde mümkün olabilmiştir. (Arapça “gök” ifadesiyle atmosferden tüm Uzay’a kadar, yaşadığımız alanın üstünde kalan tüm bölgenin kastedildiğini daha önce de söyledik. Bu yüzden ayette bahsedilen “göğün korunması” ifadesiyle atmosferde gördüğümüz oluşumlara işaret edildiği gibi tüm Uzay’ı kapsayacak başka oluşumlara da işaret edilmiş olması mümkündür.)

VAN ALLEN KUŞAKLARI

Dünyamız’ın üst tarafından korunması yalnızca atmosferin özellikleriyle sınırlı değildir. Daha önce de gördüğümüz gibi yerküremizin içindeki madenlerin oluşturduğu manyetik alan Dünyamız’ın etrafında “Van Allen Kuşakları” diye adlandırılan koruma zırhını meydana getirmektedir. Bu zırh bizi radyasyon bombardımanlarından korur. Bu zırh olmasaydı Dünya’daki hayat mümkün olmayacaktı. Güneş dışındaki yıldızlardan gelen öldürücü kozmik ışınlar, Dünya’nın etrafındaki bu koruyucu kalkanı geçememektedir. Söz konusu plazma bulutları Hiroşima’ya atılan atom bombasının 100 milyar katına ulaşan değerlere bile gelebilmektedir. Güneş’ten de Dünyamız’a ısı ve ışık dışında, radyasyon ve hızı çok yüksek seviyelerdeki proton ve elektronlardan oluşan rüzgarlar gelir, fakat Güneş rüzgarları da Dünya’nın 40 bin mil uzağında manyetik halkalar çizen Van Allen Kuşaklarını geçemez. Manyetik alanımızın koruması sayesinde biz, hayatımızı tehdit eden tüm bu oluşumlardan zarar görmeden yaşamaktayız. Yerkürenin çekirdeğindeki oluşumlar sayesinde, gökyüzünde koruyucu bir tavan manyetik alan olarak oluşmaktadır. Ayette söylenen, Dünyamız’ın üstünün “korunmuş tavan” özelliğine sahip olması; Dünyamız’ın dönüş hızı, Güneş’e konumu, atmosfer tabakalarının şekli, yapısı, kalınlığı, Dünyamız’ın çekirdeğinin yapısı, birleşimindeki maddelerin oranı ve daha birçok değişkenin en uygun oranda, en mükemmel şekilde bir araya gelmeleri sayesinde mümkün olmuştur. Yaşamımız için mutlaka gerekli olan bu şartların bilinçli bir Yaratıcı tarafından planlandığı çok açıktır. Mantık ve vicdan, gökyüzünün bu koruyucu özelliklerinin tesadüfen oluştuğu iddiasını da, Kuran’ın bir insanın aklı ve becerisi ile yazılabileceği iddiasını da reddetmektedir.

Van Allen Kuşakları
Van Allen kuşakları Dünya’mızı zararlı kozmik ışınlardan, göktaşlarından korur. Dünya’da yaşamamızın mümkün olmasını sağlar. Evren’deki tüm oluşumlar gibi bu manyetik tabaka da Allah’ın her şeyi mükemmel planladığının bir delilidir.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *